Kısa Bi Bilgi
Belkine bu yazılanları okumıyacaksınız ama olsun!...
Dünyaya eşref-i mahlûkat olarak gönderilen insanın hayatı belirli dönemlere ayrılır. Bunlar çocukluk, ergenlik, orta yaşlılık ve ihtiyarlıktır. Bu dönemlerin kendine mahsus özellikleri vardır. Bunlara dikkat ederek çocuklarımızı yetiştirirken adeta bir psikolog mantığı ve anlayışıyla hareket etmeliyiz. Biz bu yazımızda bunlardan en problemlisi olan ergenlik dönemini inceleyeceğiz. Ergenlik problemlerini ve çözüm yollarını göstereceğiz.
Cinsel organların fizyolojik gelişmesiyle başlayan, buluğa ermişlikle yetişkinlik arasındaki döneme, yeni yetmelik ya da yaygın tabirle 'ergenlik' demekteyiz. Ergenlik dönemi genel olarak 11-19 yaşları olarak kabul edilir. Fakat bu, bünyeye göre değişkenlik gösterebilir. Bazı kişiler, ergenlik döneminin özelliklerini 20 ya da daha ileri yaşlarda da göstermeye devam edebilir. Bu dönem sadece fiziksel değişiklikleri beraberinde getirmez, bunların yanında kişide ruhi değişimler de görülür.
Ergenlik dönemi ergenlerin kimlik oluşturmaya başladığı dönemdir. Bu yaşlardaki çocuklar kimlik ve kişiliklerini oluşturmaya başlarlar. Bu yüzden çocukların yanlış yollara sapmamaları için ebeveynlerin onlara rehber olması gerekir. Gerçi bu yaşlardaki çocuklar genellikle ailelerin öneri ve dayatmalarına karşı direnirler. Çünkü bu yaşlar aileden bağımsız olma düşüncesinin yaygınlaştığı dönemdir. Gençler ailelerinin çizdiği dairenin dışına çıkmak için adeta çırpınırlar. Serbest hareket etme ve özgür olma düşüncesi her şeye baskındır.
Ergenlik psikolojisi üzerinde çalışan uzmanlara göre ergenlik, bireyin çocuksu tutum ve davranışlarının yerini yetişkinlik tutum ve davranışlarının aldığı, cinsiyet yetilerinin kazanıldığı dönemdir. Kızlar bu döneme erkeklere nazaran daha erken adım atarlar.
Ergenlik de kendi içinde ilk, orta ve geç ergenlik diye üçe ayrılır. İlk ergenlik 11-15, orta ergenlik 15-17, geç ergenlik 17-21 yaş aralıklarını kapsar. Bu dönemlerin kendine mahsus özellikleri vardır. Bu yaşlardaki çocuklarımızı anlamak için özel bir sabır ve gayret göstermeliyiz. Yoksa durup dururken istenmeyen çatışmaların çıkması kaçınılmazdır.
Ergenliğin ilk döneminde vücutta fiziksel ve cinsel gelişim ön plandadır. Bu fizyolojik değişiklikler sırasında ergenin ilgisi kendi bedenine yöneliktir. Birey bedenine ve o güne kadar taşıdığı kişisel role karşı yabancılaşma hisseder. Bu süreçte hırçınlık, sebepsiz öfke patlamaları, durup dururken ağlamalar, sinirlilik halleri sık görülen durumlardır. Bunları ergenliğin doğal bir sonucu olarak algılamak, paniğe kapılmamak gerekir.
Ergenliğin orta döneminde fiziksel büyüme devam eder. Kişi kendi bedenindeki fizyolojik değişikliklere zamanla uyum sağlar. Bu dönemde kendini bağımsız olarak görme anlayışı ön plandadır. Yani gencin anne ve babadan bağımsız olarak kendi başına karar verebilme yeteneği gelişir. Bu dönemde bireyin kendi başına karar verebilmesi için özgüvenin gelişmesi gerekmektedir. Bu da anne ve babanın desteğiyle gerçekleşir.
Orta ergenlik döneminin bir sonraki aşaması, kimlik oluşturmadır. Ergen kişi kendini tanımlamaya, ne olduğunu anlamaya çalışır. Kendini, ailesini ve çevresini sorgulamaya başlar. Arkadaş çevresi hızla şekillenmektedir. Yani kişi toplumsallaşma gayreti içerisindedir. Kişi kendisini yakın çevresine kabul ettirmeye çalışır. Ergenlik çağındaki fert daha çok kendi düşüncelerini beğenir, bunları çevresine kabul ettirme gayreti içerisine girer. Ailesinden uzaklaşarak toplumsal çevre içerisine dâhil olur. Ailesinden istediği sevgi, ilgi ve kabul görmedir. Ailenin uzun nasihatlerine ilgi duymaz, bunlardan sıkılır. Hele başkalarıyla karşılaştırılmaktan hiç mi hiç hoşlanmaz. Şayet anne baba çocuğunu olduğu gibi kabul etme yerine, işi sürekli yokuşa sürerse çatışmaların ve huzursuzlukların çıkması kaçınılmazdır.
Geç ergenlik döneminde fiziksel gelişim tamamlanır. Aile ile olan ilişkilerde çatışmalar azalır. Kişisel olgunluk artar. Bu dönemde bireyin toplumsal hayatta alacağı rol belirlenir. Gittikçe sular durulmaya başlamıştır. Bu yaşlarda anne ve babaya hak verme, onların çizgisine yaklaşma anlayışı hâkimdir. Bu noktadan sonra kişi kendini yönetebilme kabiliyeti kazanmıştır. Eski delidolu hareketler yerini mantığa ve sükûnete bırakmıştır.
Ergenlik bir değişimin ve dönüşümün adıdır. Bu hem gençlerin hem de ailelerinin zor bir dönemidir. Bu zorluk daha çok psikolojiktir. Ebeveynler olarak yarınlarımızın ümidi olan gençlerimizi sıkmadan ama boş da bırakmadan, büyük bir sabır ve özveriyle yarınlara hazırlamalıyız. Onları huzura ve emniyete taşıyan bir köprü olmalıyız. Onların ruh sağlıkları bizim de mutluluğumuzun kaynağı olacaktır. Unutmayınız ki akılcı, sorumlu ve sabırlı bir yaklaşım tarzıyla ergenlik kâbusu saadet tılsımına dönüşecektir.
Ergenlik çağındaki gençlerin yanlış düşüncelere ve akımlara saplanmaları çok kolaydır. Bu yüzden onları çok iyi takip etmeliyiz. Her şeyden evvel gençlerimize Allah sevgisi kazandırmalıyız. Onları İslam dairesinde dini duygular içerisinde yetiştirmeliyiz. Allah'ı sevenlerin, yeri gelince ondan korkanların, cennet ve cehennem kavramlarının şuurunda olanların, hangi yaşta olurlarsa olsunlar, davranış bozuklukları göstermesi mümkün değildir. Unutulmamalıdır ki İslam çılgınlığın en etkili panzehiridir.
Gençler için en emniyetli sigorta dini duygulardır. Nerede yaşarlarsa yaşasınlar, hangi yaşta olursa olsunlar Allah'a hakkıyla kul olanların fitneyle, fesatla, içkiyle, kumarla, uyuşturucuyla, zinayla, hırsızlıkla, yalanla dost olmaları mümkün değildir. Ne mutlu o altın çağın pırlanta hükmündeki nesline! ... Onları yetiştiren ana ve babalara selam olsun.